Yıkık Kent

İnsanın ruhu, kırıldığı yerdedir, sadece gözlerden anlaşılan. Gün gelip kırılıpta, dökülecek yer bulamadığı yerden kaçıp uzaklara gitmek ister insan, içinden, ruhundan kaçabileceğini düşünüp. Bazı savaşlar çoktan bitmiştir ya hani. Bitmiş savaşın yeni farkına varılmışlığı ise insana o savaşta atılan topun ağırlığı kadar ağır gelmez. Bir şeyler artık yok, her yer kapkaranlık. Başka hayatların varlığına inanıp uzaklaşmak mı, içindeki hayat enkaz yeriyken. Bak dallarda çiçekler açmaya başladı, ruhum donarken. Bazen yokluğa bağlanırsın, varlığı farketmezsen. Çünkü hissizler şehri olmuş burası, zamanında hissedilmeyen. İnsanın içi derin boşluk, buna rağmen boğulan. İnsanlar kendi katilliklerinde kendilerini masum görüp sizi katil ilan ederler bu kentte. Hiç yok olunmayacakmış gibi kırmalar, ruhsuz sokaklarınızda gezinirken. Herkes baktığı köşe başındaki yer kadar insan. Bir çift gözle bakmak yerine tek gözle bakıp insanları gördüğünü düşünen.

……………………………….

Bir kaldırım taşı vardır bilirsiniz, hani şu evden her çıktığınızda ayağınızın takılıp irkilipte nerede olduğunuzu farkettiğiniz. Hafif sallandığı yerde sağlam olsun diye her gün ezdikçe ezersiniz kirli beyinlerinizle yönettiğiniz ayaklarınızla. Nasılsa hep burada deyip o taşın yokluğunda oluşabilecek yağmur birikintisiyle dolma çukurundaki çamurunun üstünüze gelme ihtimalini düşünmeden hani şimdilerde varlığının farkında olmayıp, basıp değer vermediğiniz şu taş hani. Bir gün kendi çıkardığınız depremin o taşı oradan söküp atmasını düşünmeden yaşar gidersiniz. Nankör insanoğlu, çok meşhursun yine bak.

.

.

Ve zaman her şeyi mahveder, sona başlangıç olmakta usta olan şu zaman. Zamana zaman dilimi giriyorsa hiçbir şeyin gerçek olmadığı yerde, kırık bir yaşam vardır. İyi olan ne varsa yok etmeler başrollerde. İşte bu yüzden yok saydıklarınızı daha da var ettiniz ve aslında kendi görkemli varlığınızı küçülttünüz farketmeden. Sahne, kostüm, dekor, kandırmalar, kahkahalar aynı. Dünya bu, bazen cehennemde olduğunu düşünür donarsın, bazense cennette olduğunu düşünür yanarsın. Anlamak mümkün değil. Çünkü bilirsin. Unutmayı istemek için var olmuşluk, aslında hep yok olmuşlukla eşdeğerdir.

Karanlıkta cesur olmak, aydınlıkta korkak olmaktan iyidir diyor şu sıralar içimdeki ses. Öyleyse onu dinliyorum…